İklim

İklim değişikliğinin olağan şüphelisi: Karbon emisyonu

12 Mayıs 2022

Meksika, Monterrey’deki korkutucu kuraklık, İtalya’daki Marmolada Dağı’nda bir buzulun çökmesi üzerine yaşanan can kayıpları, Avrupa’yı kasıp kavuran sıcak dalgası, dünyanın dört bir yanında çıkan orman yangınları, sel felaketleri... Bunlar ve çok daha fazlası yalnızca 2022’nin ilk yarısının bilançosu.

İklim değişikliği bundan on yıl önce soyut bir kavram olarak tartışılırken, bugün yaşadığımız coğrafya da dahil olmak üzere kendini inkâr edilemez biçimde gösteriyor artık. Peki, neden böyle bir tehlikeyle karşı karşıyayız?

Karbon emisyonu nedir?

Karbon emisyonu dediğimizde, doğal yollarla veya ağaçların kesilmesi, elektrik tüketimi ve sanayi gibi insan faaliyetleri neticesinde atmosfere saldığımız karbon dioksitten söz ediyoruz. Karbon dioksit bir sera gazı türü ve tüm sera gazları gibi o da ısının atmosferde kalmasına neden olarak küresel ısınma, ozon tabakasının incelmesi ve ekosistemlerin bozulması gibi yıkıcı sonuçlar ortaya çıkarıyor.

Diğer sera gazları da toplam karbon ayak izinin artmasına neden oluyor, ancak hiçbiri karbon dioksit kadar etkili değil. İşte bu yüzden iklim değişikliği dendiğinde ilk akla gelen konu karbon emisyonu oluyor.

Karbon, soluduğumuz havadan yediğimiz yemeğe, yediğimiz tahıllardan bedenimize dek dünyadaki yaşamın en temel elementlerinden biri aslında. Tüm bitkiler, hayvanlar ve insanlar atmosfere belli oranlarda karbon dioksit salıyor. Ancak doğa, doğal yollarla salınan bu gazı dengeleyebilecek bir işleyişe sahip. Ne var ki, insan kaynaklı faaliyetler devreye girdiğinde doğanın kendini yenileme mekanizması işleyemez hâle geliyor. Sanayi, büyük ölçekli tarım ve hayvancılık, ulaşım, fosil yakıt tüketimi gibi insan faaliyetleri nedeniyle açığa çıkan karbon dioksit, doğanın kendi başına dengeleyebileceği sınırın çok ötesinde... İşte bu yüzden dünya, günümüzde farklı şekillerde sayısız alarm veriyor bizlere.

Dünyadaki en büyük karbon emisyonu kaynakları nelerdir?

  • Sanayileşme
  • Fosil yakıt tüketimi
  • Ulaşım
  • Büyük ölçekli hayvancılık
  • Büyük ölçekli tarım
  • Ormansızlaşma
  • Nüfus artışı
  • Kentleşme
  • Çevre kirliliği

Karbon emisyonlarının azalmasına nasıl katkıda bulunabiliriz?

Karbon emisyonlarının büyük bir kısmından şirketler sorumlu olsa da bireysel olarak bizler de bu duruma katkı sağlıyoruz. “Ne kadar karbon dioksite neden oluyor olabilirim ki?” diyorsanız, “karbon ayak izi” terimiyle tanışmanın tam sırası...

Karbon ayak izi bir insanın, bir kuruluşun, bir ürünün, yani aklınıza gelebilecek her şeyin ortaya çıkardığı toplam sera gazı miktarını ifade eden bir terim.

Tatil için çıktığımız seyahatlerden işe giderken kullandığımız arabaya dek yaptığımız her hareket karbon ayak izimize ekleniyor. Yaşam biçiminizin çevreye etkisini hesaplamak için siz de kendi karbon ayak izinizi kolayca hesaplayabilirsiniz.

Daha küçük bir karbon ayak izi için neler yapabiliriz?

1. Çevre dostu araçlarla seyahat etmeye çalışabiliriz.

Ulaşım son yıllarda sera gazı emisyonlarının en büyük kaynağı konumunda. Özellikle de uçak yolculukları... Günümüzde uçakla seyahat etmekten tamamen vazgeçmek imkânsızsa da yine de yapabileceğimiz bazı şeyler var. Öncelikle mümkün olan durumlarda uçak yerine karbon ayak izi katbekat daha düşük olan trenle seyahat edebilirsiniz. Uçak kullanmanız gerektiğindeyse direkt uçuşları tercih ederek karbon ayak izinizi azaltabilirsiniz. Bazı havayolları karbon ayak izini dengelemek için çevre dostu projelere yatırım yapıyor. Bunu yapan havayollarını tercih edebilirsiniz. Yeni uçakların karbon ve gürültü emisyonu daha az, mümkün olduğunda bu tür uçaklarla seyahat etmek de bir diğer seçenek...

2. Araba kullanırken çevre dostu olmaya özen gösterebiliriz.

Araba yerine bisiklet, otobüs, tren veya başka toplu taşıma araçları kullanmanız en iyisi elbette ama bu her zaman mümkün olmayabilir. Üzülmeyin, araba kullanmak zorunda kaldığınızda da dünya için yapabileceğiniz basit şeyler var. Hız yapmamak, daha az benzin yakmak için lastik basıncınızı kontrol etmek ve klima kullanmamak mesela... İmkânınız varsa hibrit veya elektrikli arabaya geçmek de karbon ayak izinizi büyük oranda küçültecektir.

3. Ağaç dikebiliriz.

Ağaçlar atmosferdeki karbon dioksiti depoladığı için ormansızlaşma karbon emisyonlarının artmasında çok büyük bir yere sahip. Çevreye verdiğimiz zararı azaltmak istiyorsak bunun yapmanın en masrafsız ve doğal yollarından biri ağaç dikmek.

4. Temiz enerji kullanabiliriz.

Güneş, rüzgâr ve jeotermal enerji hem sürdürülebilir enerji kaynaklarıdır hem de daha az karbon dioksit üretir.

5. Sebze ağırlıklı beslenebiliriz.

Et ürünlerinin karbon ayak izi, tahıl veya sebzeye göre daha büyük. Sebze ağırlıklı beslenmek karbon ayak izinizi önemli ölçüde küçültür.

6. Yerel beslenebiliriz.

Yerel beslendiğinizde, bir başka ülkeden veya şehirden nakledilerek mahallenizdeki marketin raflarına ulaşan ürünlerden almamış olursunuz. Böylece nakliye sırasında atmosfere salınan karbon dioksite katkıda bulunmazsınız.

7. Çöp üretmemeye çalışabiliriz.

Çöpünüzü azaltmak için geri dönüşümün yanı sıra daha az ambalaja sahip ürünler kullanmak, alışveriş yaparken poşet almak yerine kendi çantanızı kullanmak gibi günlük rutinleri hayatınıza dahil etmeyi deneyebilirsiniz.

8. İhtiyacımız kadar alışveriş yapabiliriz.

Üretilen her ürün bize ulaşana dek çok fazla aşamadan geçiyor ve bu aşamaların her biri karbon emisyonu anlamına geliyor. Birleşmiş Milletler’in verilerine göre bir kot pantolon için pamuğun üretiminden nihai ürünün mağazaya ulaştığı ana dek ortalama 7.500 litre su harcanıyor. Aklınıza gelebilecek her ürün için durum bundan farksız. Bu nedenle mümkün olduğunca az alışveriş yapmak iklime katkıda bulunmak için güzel bir adım...

İklim değişikliği artık kaçınılmaz bir şekilde tüm dünyanın gündeminde, hatta kimi günler pencereden baktığımızda dahi onu görebiliyoruz... Birleşmiş Milletler’in araştırmalarına göre dünya nüfusunun en zengin %1’lik kesimi, en yoksul %50’lik kesimden çok daha fazla karbon emisyonu üretiyor. Bu noktada devletlerin şirketlere uygulayacağı yaptırımlar çok önemli bir yerde konumlanıyor. Ancak yaşam tarzımızda yapacağımız ufak değişikliklerle bizler de büyük değişimler yaratabiliriz. Tüketim alışkanlıklarımızı değiştirerek, mesela temiz ulaşım araçlarına rağbet göstererek veya daha sebze ağırlıklı beslenerek dünyanın en zengin kesiminin de tüketim ve üretim alışkanlıklarını değiştirebiliriz. Böylesi bir dönüşüm sera gazı emisyonlarının 2050’ye dek %40-%70 oranında düşmesi anlamına geliyor.

Öyleyse siz de, “Hayatımda yapacağım ufacık bir değişiklik dünyayı nasıl kurtarabilir ki?” demeden, değişimin bir parçası olmaya ne dersiniz?