Günümüzün dijital dünyasında, teknolojik yenilikler hayatımızın ayrılmaz bir parçası. Hızla yayılan ve güçlenen bu gelişmeler sayesinde insan yaşamı günden güne değişime uğruyor. İnternetin artık en etkili ve neredeyse tek iletişim yöntemine dönüşmüş olması, mobil cihazların çok yönlü özellikleri, ev aletlerinin işlerimizi en kolaylaştırıcı şekilde tasarlanması, her türlü bilgiye erişimin iki parmak ucunda olması, e-ticaret, otonom araçlar ve çok daha fazlası, şüphesiz ki kökten değişimlere zemin hazırlıyor. Tüm bu gelişmelerin yanı sıra yapay zeka teknolojileri de bu dijital dönüşümün merkezinde yer alarak günlük hayatımızın neredeyse her alanına hızla nüfuz ediyor.
Pek çok teknolojinin ilerlemesine zemin oluşturan yapay zekanın gerçek anlamda tam potansiyelini ortaya koyabilmesi, öğrenme yeteneği ile mümkün hale geliyor. Bu bağlamda, yapay zekanın bir alt dalı olarak tanımlayabileceğimiz ‘makine öğrenmesi’ devreye giriyor ve dijital çağın en güçlü bileşenlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Peki, makine öğrenmesi tam olarak ne ve insan hayatını nasıl etkiliyor?
Öğrenen, iyileştiren, gelişen bir model: Makine öğrenmesi
Makine öğrenmesi, makinelere verilerden ve geçmiş deneyimlerden otomatik olarak öğrenme, kalıpları belirleme ve tahminlerde bulunma yeteneği sağlayan bir yapay zeka disiplini olarak tanımlanıyor. Makine öğrenimi uygulamaları ile bilgisayarlar, açıkça programlanmadan otonom bir şekilde çalışabiliyor, bu uygulamalar verilerle besleniyor, bağımsız bir şekilde öğreniyor, büyüyor ve gelişiyor. Her yeni veri, gelişim sürecine katkı sağlıyor.
Verilerle beslenerek modeller oluşturan algoritmaları kullanan makine öğrenmesi, önceden belirlenmiş herhangi bir denkleme güvenmek yerine doğrudan verilerden öğrenmek için hesaplama yöntemlerini kullanıyor ve verdiği çıktılar minimum insan müdahalesi içeriyor. Bu nedenle makine öğrenmesi, dijital dönüşümün en önemli yapı taşlarından biri. Makine öğrenmesi sayesinde karmaşık problemlerin çok daha kısa sürede çözülmesi, büyük verilerin etkili bir şekilde analiz edilmesi, yeni inovasyonların teşvik edilmesi, kullanıcı deneyimlerinin iyileştirilmesi ve daha pek çok yeni ve pratik yöntemin doğması sağlanmış oluyor. Ayrıca sürekli gelişen algoritmalar sayesinde insan zekasını taklit etme yeteneğinin yanı sıra insan zekasının üstüne bile çıkabilecek olması, makine öğrenmesi ile olası insan hatalarının azaltılmasını da mümkün kılıyor. Dolayısıyla insan hayatının her alanını etkiliyor ve etkilemeye de devam edecek.
Hemen hemen her sektörde makine öğrenmesi karşımıza çıkıyor. Sağlıktan eğitime, finanstan endüstriye yaşamın her alanında makine öğrenmesinin dönüştürücü etkilerini görmek ve deneyimlemek mümkün. Örneğin, sağlık sektöründe kanser gibi ciddi hastalıkların erken teşhisinde makine öğrenmesi umut vadeden çalışmalar ileri sürüyor. Tıbbi görüntüleme tekniklerinde algoritmalar, insan gözünün yakalayamayacağı detayları tespit edebiliyor ve böylece tanı ve tedavi süreçleri hız kazanıyor. Öte yandan, hasta verilerinin etkili bir şekilde analiz edilmesi, kişiye özel tedavi planlarının uygulanmasını da kolaylaştırıyor.
Eğitim sektöründe ise öğrencilerin öğrenme alışkanlıklarını analiz edebilen, bireysel ihtiyaçlara daha uygun, performans takibi yaparak doğru kaynaklara yönlendiren makine öğrenmesi destekli araçların kullanımı gittikçe yaygınlaşıyor. Öte yandan bankacılık ve sigortacılık sektörlerinde de makine öğrenmesi büyük rol oynuyor. Büyük verilerin analiz edilmesi, finansal piyasaların tahmin edilebilmesi, yatırım kararlarının optimize edilmesi, kredi notunun hesaplanması, risk değerlendirmesi gibi pek çok alanda en az hata, maksimum verim ile algoritmalar çalışmaya devam ediyor. Dilerseniz bu konuda Dijital Dönüşüm Nedir? Bankacılık Sektöründe Dijital Dönüşümün Önemi yazımıza da göz atabilirsiniz.
Çeşitli sektörlerin yanı sıra bireysel hayatları iyileştirme konusunda da makine öğrenmesinin payı oldukça büyük. Netflix, YouTube, Instagram gibi popüler platformlar, makine öğrenmesinin sağladığı algoritmalar sayesinde kullanıcıların izleme/dinleme alışkanlıklarını analiz ederek ilgi alanlarıyla en uyuşan önerileri sunabiliyor. Siri, Alexa gibi akıllı asistanlar, sesli komutlarla kullanıcıların isteklerini yerine getirebiliyor. Bu sayede kişiselleştirilmiş deneyimler bir üst seviyeye taşınmış oluyor, ayrıca yaşam kalitesi de yükseliyor. Eğlence anlayışı da bu doğrultuda dönüşüm geçiriyor. Kısacası, makine öğrenmesi dijital dünyada harikalar yaratarak hem sektörlere hem de insan yaşamına doğrudan dokunuyor.
Gelecekten neler beklenmeli?
Peki, makine öğrenmesinin geleceğine dair neler söylenebilir? Makine öğrenmesi, bugün olduğu gibi şüphesiz ki gelecekte de hem kendini geliştirmeye hem de insan hayatını iyileştirmeye devam edecek. Nasıl ki bugün hemen hemen her sektörde varlığını hissettiriyorsa, bu varlığını daha da güçlendirecek. Ekonomilerin iyileşmesine, iklim krizinin daha hızlı ve etkili bir şekilde çözümlenmesine, iş, zaman, enerji tasarrufuna, yeni akıllı sistemlere, verimlilik artışına, yeni teknolojilerin gelişimine katkı sağlayacağını söylemek mümkün. Öyleyse, gelecekten neler beklemeli?
Hiç şüphesiz ki kişiselleştirilmiş eğlence deneyimleri, daha hassas analizlerle karşımıza çıkmaya devam edecek. Öte yandan hemen hemen her alanda yeni ürünler ve teknolojilerin ortaya çıkacağı da beklenen gelişmeler arasında. Daha az insan gücü ile daha fazla verim alınması da yine endüstriyel dönüşümün önemli bir basamağı olacak. Zamandan ve enerjiden tasarruf, birçok sektörün önceliği olarak makine öğrenmesine yapılan yatırımların artmasına zemin hazırlayacak. Otonom teknolojilerdeki gelişmeler, sürüş ve lojistik deneyimlerini iyileştirmeye devam edecek. Belki de uçan arabalar, gökyüzünde görünmeye başlayacak. Ayrıca, yenilenebilir enerji sistemlerinin optimizasyonunda ve çevre dostu teknolojilerin geliştirilmesinde de rol oynayarak iklim kriziyle mücadelede önemli ilerlemelerin katedilmesine zemin hazırlayacak. Uzay teknolojisinde yeni gelişmelerin de ufukta olduğu söylenebilir. Kısacası, makine öğrenmesinin her sektörü iyileştirmeye ve insan yaşamını kolaylaştırmaya devam edeceğini söylemek mümkün.
Öte yandan yapay zeka sektöründeki tahminlere göre aynı anda birden fazla görevi yapabilecek potansiyelde büyük modellerin de ortaya çıkması bekleniyor. Ayrıca, bu tür sistemlerin kuantum işlemcilerle desteklenebileceği de yine beklentiler arasında. Böylece daha hızlı ve verimli modeller açığa çıkabilecek ve yüksek boyutlu veri işleme süreçleri yeni bir devrimi başlatabilecek.
Değişken ve belirsiz koşullar altında karar verme süreçlerini iyileştirme potansiyeline sahip pekiştirmeli öğrenme (reinforcement learning) modelinin de gelişmesi bekleniyor. Böylece özellikle büyük şirketler, kaynaklarını optimize ederek maksimum kazanç sağlamayı hedefleyebilecek. Yine sektörel tahminlere göre teknolojideki bir diğer önemli eğilim ise kod gerektirmeyen (no-code) makine öğrenmesi ortamları olacak. Bu sayede programlama bilgisi olmayan bireyler bile makine öğrenmesi araçlarını kolay ve etkili bir şekilde kullanabilecek. Tüm bu olası gelişmeler ekonomiden astronomiye, endüstriden kimyaya pek çok farklı alanda çığır açıcı çözümler sunabilir. Kısacası gelecek, hiç olmadığı kadar geliştiren ve iyileştiren olasılıklarla dolu görünüyor.
Peki, ufuktaki her şey makine öğrenmesinin ve insan hayatının geleceğine dair bu kadar parlak mı? Aslında bu soruya cevap vermek için henüz erken olabilir. Çünkü her ne kadar teknoloji, yapay zeka, makine öğrenmesi, insan yaşantısını ve hayatın her alanını iyileştirecek gibi görünse de beraberinde yeni birtakım istihdam, etik veya güvenlik sorunlarını da getirebilir.
Makine öğrenmesi ile birlikte otonom teknolojilerin yaygınlaşması iş ve istihdam kayıplarına yol açabilir. Bu da toplumdaki ekonomik eşitsizlikleri artırabilir. Öte yandan herkesin bu teknolojilere erişememesi de sınıfsal farklılıkların daha belirgin hale gelmesine zemin hazırlayabilir. Kişisel hakları, eşitliği, gizliliği ve güvenliği ön planda tutmak için etik açıdan uluslararası birtakım protokollerin de oluşturulması gerekebilir. Teknolojinin insana ve insan yaşamına doğru bir şekilde hizmet edebilmesi, sektörleri, yaşam kalitesini iyileştirebilmesi için herkes tarafından erişilebilir, adil ve kapsayıcı olması gerektiği unutulmamalıdır.
İçeriği paylaşmak ister misiniz?