Podcast

Podcast Dinlemeyi Neden Çok Seviyoruz? İşte 6 Sebebi​

En sevdiğimiz şarkıları, samimi sohbetleri ve sıcağı sıcağına haberleri oturma odamıza taşıyan radyo, evlerin tek eğlence kaynağıydı bir zamanlar. Zamanla televizyon hâkim eğlence aracı hâline gelse de radyo kendini yenileyerek, meşhur isimlerini ve programlarını yaratarak yolculuklarımıza, sohbetlerimize, yalnız kaldığımız zamanlara eşlik etmeyi sürdürdü. YouGov tarafından yapılan "Sesin Dijital Dönüşümü" araştırmasına göre, dinleme alışkanlıklarının dijitalleştiği, podcast, sesli kitap ve dijital müzik servisleri gibi pek çok farklı seçeneğin bulunduğu günümüzde Türkiye'de radyonun dinlenme oranı yüzde 55 gibi yüksek bir oranda seyrediyor. Radyo dinleyicilerinin yüzde 58'i sevdikleri kanalları dijital cihazlardan takip ediyor. Yüzde 70'lik bir kesim radyoyu sunduğu hazır akış için, yüzde 62'lik bir kesim ise yeni şarkıları keşfetmeye olanak sağladığı için tercih ediyor. Güncel bilgi alma ihtiyacını karşılaması ise radyo dinlemenin ilk üç sebebinden biri.

Peki ya podcastler? Bu yepyeni içerik formatı niye yükselişte ve neden tercih ediliyor? Gelişen teknolojinin bir şey izlemeden yalnızca dinleme deneyimini bambaşka bir formatta ama radyoya benzer bir ruhla hayatımıza soktuğu podcastler artık pek çoğumuzun günlük rutininin ayrılmaz bir parçası. “Sesin Dijital Dönüşümü” adlı araştırmaya göre katılımcıların yüzde 60’ı podcastlerden haberdar. Bu kesimde her beş kişiden biri podcast dinlediğini ifade ediyor.

Bir podcast kaydedip çeşitli platformlara yüklemek o kadar kolay ki, anlatacak bir hikâyesi, bilgisi, derdi olan pek çok kişi bu yola başvuruyor. Gerçekten iyi olanlar aradan sıyrılıyor, kulaktan kulağa yayılarak daha çok insana ulaşıyor. Daha çok insan podcast dinledikçe geleneksel medyadan tanıdığımız pek çok isim de bu mecrayı değerlendirmeye karar veriyor, böylece daha çok insan podcast dinleyicisi oluyor, daha çok insan podcast çekmeye hevesleniyor. Biz dinleyiciler adına şahane verimli bir döngü! (Şahane sözcüğünü okur okumaz kulaklarınızda Nilay Örnek’in sesi çınladıysa, işte, siz de iflah olmaz bir podcast dinleyicisisiniz!) 

Peki, podcast dinlemeyi neden çok seviyoruz? Gelin, bu sorunun yanıtını birlikte keşfedelim.

1. Çok çeşitli içeriklerle her telden çalıyor

Podcast dünyasında bilimseverlerden kurguseverlere herkesin kendine göre bir şeyler bulabileceği, farklı ilgi alanlarına hitap eden çok çeşitli içeriklere tek bir platformda ulaşabiliyoruz. Programlar, akademik içeriklerden kişisel ve mesleki gelişim konularına, gizemli suç hikâyelerinden mutfak sırlarına kadar geniş bir yelpazeye sahip. Sabah bir podcast eşliğinde meditasyon yapabilir; yolda bir üniversite amfisinde ders dinler gibi istediğiniz konuda bilgi edinebilir; öğle molanızı bir komedyenin podcastiyle şenlendirebilirsiniz. Podcastleri bu kadar cazip hâle getiren en belirgin özelliklerden biri sunduğu bu çeşitlilik. Kimi bizi farklı bir yolculuğa çıkarıyor, kimi zihnimizde yeni kapılar açıyor, kimi ise yaşamın karmaşasında dengemizi bulacağımız bir sığınak görevi görüyor. Kısacası, günün her anında ve her duruma uygun bir podcast mutlaka keşfedilmeyi bekliyor.

2. Bilgi edinmek için harika bir alternatif

Podcast dinlemek, alanında uzman kişilerden nitelikli bilgi edinmek için şahane bir yol. Felsefeden sinirbilime, astrofizikten nanoteknolojiye pek çok akademik alana ait bilgi elimizin altında. Bu özelliği ile podcastler, işitsel olarak daha iyi öğrenenler için elbette son derece cazip ve eğlenceli bir seçenek.

Nitekim, yukarıda sözünü ettiğimiz araştırmaya göre zorlanmadan bilgi edinmek (yüzde 51) ve ilgi duyulan alanlar hakkında bilgili kişileri dinlemek (yüzde 47) podcast dinlemeyi tercih edenlerin ilk iki motivasyonu.

Bilgi veren podcastler arasında çok farklı meslek gruplarından başarılı isimleri konuk eden Nilay Örnek’in Nasıl Olunur? adlı podcasti, ilginç bilim konularını hap bilgi hâline getiren Evrim Ağacı, Odeabank’ın Cumhuriyet’in 100. yılına özel hazırladığı İlber Ortaylı ile Cumhuriyetin 100 Yılı gibi örnekleri sayabiliriz.  

Güzem Yılmaz Ertem’in hazırlayıp sunduğu Odea ile Yatırım Odaklı Podcast (https://open.spotify.com/show/0E8JZ3cJN8gRfSz9dMYuyL) ise yatırım ve finansal okuryazarlık konusunda ufkunu genişletmek isteyen herkese hitap eden bir başka podcast. Her bölümde finansın farklı dallarından profesyonelleri konuk eden Ertem, risk yönetiminden sürdürülebilirliğe, paranın psikolojisinden gelecekteki yatırım trendlerine merak edilen konuları enine boyuna masaya yatırıyor. Meraklısına duyurulur.  

3. Gündelik işlerin ritmine eşlik ediyor

Podcast dinlemenin belki de en güzel yanı sağladığı hareket özgürlüğü. Günlük işlerimizi yaparken bir yandan podcast dinlemek daha verimli ve keyifli zaman geçirmeyi sağlıyor. Örneğin, yemek yaparken bir yandan en sevdiğimiz yazarların hayat hikâyelerini keşfe çıkabilir, spor yaparken motivasyonumuzu artıracak ilham veren konuşmalara kulak verebilir ya da psikoloji hakkında merak ettiklerimizi öğrenebiliriz. Kısacası, podcastler günlük rutinlerimizi daha keyifli ve anlamlı hâle getiriyor.

4. Özellikle yolculuklar için biçilmiş kaftan

Yolculuklar artık sıkıcı değil, çünkü podcastler var. Podcast dinlediğimiz yolculuklar, sadece varış noktamıza ulaşmak için bitmesini beklediğimiz bir zaman dilimi olmaktan çıkıyor ve kendimize ayırdığımız keyifli anlara dönüşüyor. Bizi başka dünyalara götüren hikâyeler, merak uyandıran bilgiler ya da eğlenceli sohbetler yol boyunca bize eşlik ederken zamanın nasıl geçtiğini anlamak mümkün değil. 

5. Radyonun samimiyetini yeniden yaşatıyor

Podcastler radyonun o samimi atmosferini dijital dünyaya taşıyarak dinleyicileri konuşmaya katılıyormuş hissiyle sarmalıyor. İçten bir dost sohbetinin keyfini sunan bu his dinleyiciye ayrı bir tat veriyor. Böylece, podcast dinlerken bir konuyu sadece dinlemekle kalmıyor, aynı zamanda konuşmanın bir parçası gibi hissediyoruz; hatta zaman zaman konuşmacılarla etkileşimde bulunuyormuş hissine kapılıp cevap veriyoruz. Bu yakın plan hissi, podcastlerin dinleyiciyle bağ kurma potansiyelini gösteriyor. Ancak radyodan farklı şu tarafından da bahsetmek gerek, o da podcastin kalıcılığı. Zamanın ruhunu yakalayan yayınları dönüp dönüp dinleyebiliyor, arkadaşlarımızla paylaşabiliyor, beğendiğimiz bir yayın bulduğumuzda ilk bölümde nelerden bahsetmişler diye bakabiliyoruz. Bu sayede podcastler sadece o anda eğlenceli vakit geçirmenin çok daha ötesinde bir işlev yerine getiriyor.     

6. Dinleyici grubuna hitap ederek bir topluluğa ait olduğumuzu hissettiriyor.

Podcastlerde bulduğumuz diğer bir güzellik ise, bizi bir topluluğun parçası hâline getirmesi. Çoğu zaman Instagram gibi başka platformlardaki içeriklerle de desteklenen podcastler böylece benzer ilgi alanlarına sahip insanları bir araya getirerek bir topluluk yaratma gücüne sahip. Kendi ilgi alanımıza göre bir topluluğun parçası olmak, yalnız olmadığımızı hissettiriyor ve podcast dinlemenin sıradan bir aktivite olmaktan öte, yaşama dokunan bir deneyim hâline gelmesini sağlıyor.

Sonuç olarak podcastler, dijital dünyanın diğer seçenekleri gibi, gün geçtikçe daha kişisel bir hâl alan deneyimler sunuyor. Günümüzün hızla değişen dijital dünyasında dinleyiciler olarak bizler, podcastlerin sadece geçici bir trend olmadığını, gittikçe yaşamımızın bir parçasına dönüştüğünü görüyoruz. En sevdiğimiz yazarın yeni kitabı çıkar çıkmaz almaya koşmak gibi, en popüler televizyon dizilerinin yayın saatinde bir zamanlar sokakların boşalması gibi, “Yeni bölümü gelse de dinlesek” diye sabırsızlanarak beklediğimiz podcastler olması da bunun en büyük göstergesi.

Velhâsıl, dijital dünya geliştikçe podcastlerin nasıl dönüştüğünü takip etmek heyecan verici. Kısa süre sonra içerikle doğrudan etkileşime geçebildiğimiz, akıllı cihazlarla entegre, çok daha interaktif,  kişiselleştirilmiş, yüksek kaliteye sahip podcastlerden bahsedeceğiz şüphesiz. Video içerikleriyle, sanal ve artırılmış gerçeklikle desteklenen, insanı içine çeken podcast deneyimleri yaşamamız çok olası. Ama bütün bu teknolojik gelişmeler ve geleceğin getirecekleri bir yana, podcastlerin bu kadar popüler olmasının ardında aslında şu yatıyor: Podcastler sadece bilgi ve eğlence sunmakla kalmıyor, aynı zamanda dijital çağın bu hızlı evrimine ayak uydururken bizi bir araya getiren toplumsal ve kültürel bir köprü işlevi görüyor. Her bir bölüm, bize hayatın içinden, kendimizden bir parça sunarken, bu farklı sesler arasında gezinmek, aslında hepimizin birbirimize insan olmanın farklı hâlleriyle bağlı olduğumuzu hatırlatıyor. Bu da, doğrusu o ya, yakın zamanda değişmesini pek de istemeyeceğimiz bir şey.