gorsel

Topraklarımızdan Çıkan İlham Verici 7 Kadın Girişimi​

Sosyal girişimcilik, toplumsal, kültürel veya çevresel sorunları çözmeye yönelik yenilikçi çözümler üretmek için girişimcilik ilkelerini kullanan bir harekettir. Bu tür bir girişimcilik, sadece kâr elde etme amacı taşımaz; aynı zamanda toplum yararına olacak bir etki yaratmayı hedefler. Sosyal girişimciler, dikkatlerini topluluklarına ve gezegenlerine yöneltirler ve tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de hayati bir rol oynarlar.
Sosyal girişimcilik, birçok farklı formda ortaya çıkabilir; eğitimden çevre korumaya, insan haklarından sağlık hizmetlerine kadar çeşitli alanlarda hizmet veren girişimler görmekteyiz. Bu tür girişimler, toplumların karşı karşıya olduğu acil sorunlara çözüm üretirken, aynı zamanda ekonomik fırsatlar yaratır. Bugün sizlerle ülkemizdeki bir dizi başarılı ve ilham verici kadın sosyal girişimcinin hikayelerini paylaşacağız. Hepsinin ortak noktası, toplumlarında ve çevrelerinde olumlu değişim yaratma ve ülkemizden başlayarak dünyayı daha iyi bir yer yapma konusundaki tutkuları. Azimleriyle pek çok hayatı değiştiren bu kadınlar, daha iyi bir geleceği nasıl inşa edebileceğimiz konusunda bize de yol gösteriyorlar.

Ece Çiftçi – SosyalBen 
Ece Çiftçi tarafından kurulan SosyalBen, resimden müziğe, spordan fotoğrafçılığa pek çok dalda çocukların sadece yeteneklerini değil, aynı zamanda sosyal becerilerini de geliştirmelerine yardımcı olan bir girişim. Lise yıllarında kendisinin ne kadar şanslı olduğunu fark eden Ece, bu şansı daha az ayrıcalıklı olanlarla paylaşma amacıyla yola çıktı. Bu yol onu önce Şanlıurfa'nın Suriye sınırına, daha sonra Afrika’nın kalbine, Gambiya’ya, ve nihayetinde 2013 yılında SosyalBen Derneği'nin kuruluşuna götürdü. 
Bu serüvende Ece'nin vizyonu çocukların ve gençlerin yeteneklerini fark etmeleri ve bu yetenekleri geliştirmelerini sağlamaktı. Bahçeşehir Üniversitesi'nden mezuniyetinin ardından, sivil toplum ve sosyal girişimcilik konularında eğitimine devam eden Ece, 2017 yılında "Türkiye'nin Kadın Sosyal Girişimcisi" ünvanını aldı. 
SosyalBen Vakfı, Ece'nin vizyonunu taşıyan projelerle çocukların hayatlarını değiştirmeye devam ediyor. Türkiye'den dünyanın dört bir yanına uzanan bu yolculukta, 11 ülkede 45 bini aşkın çocuğa ulaşıldı. Ve bu sadece bir başlangıç; Ece ve ekibi, çocukların sadece bugününe değil, yarınına da ışık tutmayı sürdürüyor.

Damla Özenç - This is Mana 
Damla Özenç'in 2018 yılında kurduğu This is Mana, kadınların gücünü ve yapabileceklerini onurlandırmayı ilke edinmiş bir marka. Atık tekstilleri dönüştürüp onlara yeni bir hayat verirken, zanaatin modern tasarımla buluşmasını sağlıyor. Türkiye'nin dört bir yanından kadınları bir araya getirerek onlara sadece iş değil, aynı zamanda özgürlük sunuyor.
Her bir Mana ürünü, bir kadının elinden geçerek şekil alıyor ve bu ürünlerin geliri, onları hayata geçiren bu kadınlarla paylaşılıyor. Bu süreçte, etik ve adil ticaretin ne demek olduğu onlara gösteriliyor, sıfır atıkla nasıl üretim yapabilecekleri öğretiliyor.
"Mana" ismi, kadınların içlerindeki süper gücü temsil ediyor. Polinezya dilinde "köklerinden gelen süper güç" anlamına gelirken, This is Mana'nın misyonu ise her kadının kendi içindeki bu gücü keşfetmesi ve bu güçle hem maddi hem de manevi özgürlüğe ulaşması. Diğer bir deyişle This is Mana, sadece bir marka olmanın ötesinde, aynı zamanda bir değişim ve dönüşüm hareketi.

Gülcan Yayla - Kodluyoruz
Gülcan Yayla'nın vizyonu basit ve etkili: Türkiye'yi bir teknoloji devi hâline getirmek. Kodluyoruz, işte bu vizyonu hayata geçiren bir hareket; gençlere kodlamanın bir ders olmanın çok ötesinde olduğunu, onlara bir gelecek sunabileceğini gösteriyor.
Gülcan, 2011’de ODTÜ Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden mezun olduktan sonra kendisini iş dünyasıyla sınırlamamayı seçti. Gençler için fark yaratma tutkusuyla ABD'ye gitti ve sosyal girişimcilikte uzmanlaştı. Ancak çıktığı yol, onu her zaman Türkiye'ye geri getirdi.
2016'da başlattığı Kodluyoruz hareketi, teknolojinin hızla değiştiği bu dönemde gençlerin okul eğitimiyle yetinmeyip daha fazlasını öğrenmelerini sağlıyor. Ücretsiz kodlama kamplarıyla hem yazılımcılar yetiştiriyor hem de onların istihdamına öncülük ediyor. Kodluyoruz Junior ile 18 yaş altı gençlere ulaşan Gülcan, onların da bu dijital devrimin bir parçası olmalarını sağlıyor. Kodluyoruz’un etkisi, kendi işini kuran ve yeni nesil yazılımcıları istihdam eden mezunlarda, teknolojiyle şekillenen yeni bir Türkiye vizyonunda ortaya çıkıyor.
2021 yılında Kodluyoruz projesiyle dünyanın en büyük sosyal girişimcilik platformu olan Ashoka’nın fellowları arasına giren Gülcan aynı zamanda Oy ve Ötesi’nin kurucuları arasında bulunuyor. Ancak onun için asıl değer, her bir kod satırındaki potansiyelde ve gençlerin bu potansiyeli keşfetmesinde yatıyor.

Melis Abacıoğlu - Kızlar Sahada
Melis Abacıoğlu tarafından kurulan Kızlar Sahada, futbol sahasının sadece bir oyun yeri olmadığını gösteriyor. Futbolun birleştirici gücünü, kadınların ve genç kızların toplumsal cinsiyet kalıplarını aşarak kendi potansiyellerini keşfetmeleri için bir araç hâline getiriyor.
Columbia Üniversitesi'nde matematik ve sanat tarihi öğrenimi gören Melis, spor yoluyla insanları harekete geçirmeyi ne kadar sevdiğini fark ediyor. 2012 yılında bir kızlar takımıyla hayatında ilk kez halı saha maçına çıktığı gece, “takım ruhu ile güçlenmenin ne demek olduğunu iliklerine kadar hissettiğini” anlatıyor. Kadınların sahadaki enerji ve tutkusunu görmesiyle futbol onun için bir oyun olmanın ötesine geçiyor; takım ruhuyla birlikte bireysel ve toplumsal dönüşümün bir aracına dönüşüyor.
Kızlar Sahada'nın vizyonu, Türkiye'nin dört bir yanındaki kız çocuklarına futbol becerileri kazandırmanın yanı sıra onlara sosyal ve bireysel gelişim araçları sağlamak, onları toplumsal cinsiyet eşitliği, sosyal girişimcilik, sanat ve teknoloji gibi konularda bilinçlendirmek.
Turnuvalar ve kamplarla kızlar, fiziksel ve zihinsel olarak gelişiyor. Melis’in liderliğinde toplumsal cinsiyet eşitliğini geniş bir kitleye yaymayı hedefleyen Kızlar Sahada, kadın güçlenmesini çok önemseyen bir sosyal hareket.

Şule Yücebıyık - Bilim Virüsü
Şule Yücebıyık, bilimi bir "virüs" olarak görüyor - ama iyi türden bir virüs. Bilim Virüsü projesi ile, çocuklara ve gençlere bilimsel düşünceyi aşılamayı ve onların doğuştan gelen merak duygusunu canlı tutmayı hedefliyor.
1994 yılında İstanbul Üniversitesi'nden mezun olduktan sonra, gazetecilikten halkla ilişkilere kadar geniş bir yelpazede tecrübe kazanan Şule Yücebıyık gençlerin bilime olan ilgisini körüklemeyi ne kadar sevdiğini fark ettiğinde 2017’de Bilim Virüs’ünü kuruyor.
Bilim Virüsü, sadece bilimi anlamakla kalmayıp, aynı zamanda onun nasıl bir araç olarak kullanılabileceğini gösteriyor. İklim krizinden biyoteknolojiye kadar bir dizi konuda atölyeler ve eğitimler düzenleyerek, gençleri bilgiyle ve eylemle donatıyor; onların 21. yüzyıl yetkinliklerini geliştiriyor. 
2021'de, Avrupa'nın En İyi 100 Kadın Sosyal Girişimcisi listesine girmesiyle, Şule'nin bu vizyonu, genç bilim severlerin ötesine geçiyor. Şule Yücebıyık ve Bilim Virüsü, bilimin sadece laboratuvarlarda değil, her yerde yaşamımızın bir parçası olması gerektiğini hatırlatıyor.

Yasemin Kırkağaçlıoğlu & Elif Çatıkkaş – Kokopelli Şehirde
Yasemin Kırkağaçlıoğlu ve Elif Çatıkkaş, şehirde yaşarken bile ekolojik bir yaşamın mümkün olduğunu göstermeyi hedefleyen bir vizyona sahip. Kokopelli Şehirde adlı girişimleriyle, modern yaşamın karmaşasında dahi doğa ile uyumlu bir yaşamın sürdürülebileceğini kanıtlıyorlar. 
Adını, sırtında tohum çantası, ağzında flütü, toprağa tohum eken ve bereketi simgeleyen mitolojik bir karakterden alan Kokopelli Şehirde, şehir yaşamının doğa ile olan bağımızı koparmadığını, aslında doğanın şehirde bile yaşanabileceğini vurguluyor. 
Kuruculardan Yasemin, Koç Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu. Uzun yıllar boyunca danışmanlık ve bankacılık sektörlerinde çalıştıktan sonra anne olmanın verdiği bir içgörüyle, sağlıklı ve doğal gıda arayışına girdi. Kendisi gibi uzun süre bankacılık sektöründe çalışan Elif Çatıkkaş’la birlikte Eylül 2017’de Kokopelli Şehirde’yi kurdu. Permakültür tasarımı, bahçıvanlık, ekolojik mimari gibi konularda eğitimler alan ikilinin en büyük ortak noktası bireysel adımların yarattığı değişim gücüne inançları.
Bu girişim, sadece yetişkinlere değil, çocuklara da doğa ile uyum içinde nasıl yaşanabileceğini öğretiyor. Gıdaların nasıl yetiştirildiğini, toprağın önemini, kompost yapmanın değerini ve daha birçok ekolojik kavramı çocuklara aktararak, onların doğa ile barışık bir nesil olarak yetişmelerini hedefliyor. 
Yasemin ve Elif'in inandığı bireysel adımların yarattığı değişim gücü, Kokopelli Şehirde aracılığıyla her geçen gün daha çok insana ulaşıyor ve şehirde doğa ile uyum içinde bir yaşamın mümkün olduğunu kanıtlıyor.

Zeynep Karagöz - Robot El Derneği
Robot El Derneği, öncelikle çocuklar olmak üzere, el ve parmak protez ihtiyacı duyan bireyler için kişiye özel, ekonomik ve kullanılabilir Roboteller üretiyor. Teknoloji ve empatinin birleştiği bir platform olan Robot El Derneği, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Bölümü mezunu Zeynep Karagöz tarafından 2016 yılında kuruldu. Çocukların eksik değil güçlü hissetmelerine yardımcı olan bu eller biyonik veya elektronik değil; temel kavrama hareketini yapan mekanik eller. Üç boyutlu yazıcılarla hazırlanan ve tamamen ücretsiz olarak sahibiyle paylaşılan bu mekanizmalar birçok çocuğun yaşamını paha biçilemez ölçüde kolaylaştırıyor.
Dünya genelinde protezler, estetik açıdan daha gerçekçi olmaya yönelik bir eğilim gösterirken, bu protezlerin hareket kabiliyeti sınırlı kalabiliyor. Ayrıca, yüksek maliyetler, birçok aileyi ekonomik zorluklarla karşı karşıya bırakıyor. Gelişim çağındaki çocuklar için bu, büyük bir engel teşkil ediyor; çünkü çocuklar büyüdükçe sürekli olarak yeni protezlere ihtiyaç duyuyorlar.
Robotel Türkiye'nin ürettiği protezler ise bu soruna pratik bir çözüm sunuyor. Hem ekonomik hem de fonksiyonel olan Roboteller, çocukların fiziksel gelişimine destek olurken duygusal ve sosyal gelişimlerine de katkıda bulunuyor. Bu protezler, çocukların kaslarının atrofiye uğramamasına yardımcı oluyor ve aynı zamanda beyin gelişimlerini de destekliyor.
700'den fazla gönüllüsüyle birlikte Robotel Türkiye, protez el ihtiyacı duyan çocuklara ücretsiz olarak hizmet veriyor. Bu girişim, teknoloji ve insani değerlerin bir araya gelerek toplumsal bir fayda yaratabileceğinin somut bir örneği.

İnandıkları ve heyecan duydukları alanlarda tutkuyla çalışan bu olağanüstü kadınlar, ülkemizde toplumsal değişime önayak olan sayısız sosyal girişimciden yalnızca yedisi. Her biri topluluklarının yüzleştiği sorunlara yaratıcı ve sürdürülebilir çözümler sunuyor. Onların hikayeleri, azim, inovasyon ve toplumsal farkındalık birleştiğinde nasıl sınırsız olasılıkların ortaya çıkabileceğini gözler önüne seriyor. Bu kadınların başarıları, sadece Türkiye için değil, tüm dünya için birer ilham kaynağı. Ve bu hikayeler, her birimizin içindeki değişim yaratma potansiyelini bize hatırlatarak bu potansiyeli harekete geçirmemiz için bizi cesaretlendiriyor.